Yeniçeri
 

 




20 / 22

Dirlik verilen tımar sahibi, elindeki imkânlardan istifade ile "Cebelû" veya "Cebelî" denilen bir askerî güç bulundurmak zorunda idi. Tımarlı sipahilerin besleyecekleri asker (cebelû) sayısı, tımarın gelirine göre değişiyordu. Sefer esnasında tımar sahibi olan sipahi, cebelûleri ile birlikte harbe istirak etmek zorunda idi. Aksi takdirde geri verilmemek üzere tımarı elinden alınırdı. Meşru bir mazeretinden dolayı gelemeyen veya beylerbeyinin emri ile güvenlik mülahazasıyla yerinde kalıp sefere istirak etmeyenler için böyle bir ceza uygulanmazdı. Atlı olan bu askerî sınıf, binicilikte ve kılıç kullanmada son derece maharet sahibi idi. Piyadelerin korunması bunların sayesinde mümkün oluyordu.

Cebelûler, genellikle Anadolu gençlerinden teşkil ediliyorlardı. Bununla beraber bazen sipahinin para ile satın aldığı veya savaşlarda esir etmiş olduğu kimselerden de olabilirdi. Cebelûnun bütün masrafı "sahib-i arz" da denen tımar sahibine aitti. Sipahi, kendi bölgesinde veya bağlı bulunduğu sancak dahilinde oturmak zorunda idi.
Tımarlı sipahiler her sancakta bir kısım bölüklere ayrılmışlardı. Her bölüğün "Subaşı" denilen çeribaşları ile bayraktar ve çavuşları vardı.

Tımarlı sipahilerden her on bölük (bin kişi) bir alaybeyinin komutası altında bulunurdu. Alaybeyleri ise sipahileri ile birlikte bağli bulundukları sancakbeylerinin, onlar da eyalet valisi olan beylerbeyinin komutası altında sefere giderlerdi. Tımarlı sipahilerin iyi atları, kılıç, kargı, kalkan ve okları ile başlarında miğfer, üstlerinde de zırh bulunurdu. Savaş esnasında ordunun sağ ve solundaki kanatları teşkil ederek hilal şeklini almak suretiyle yandan gelecek saldırılara karşı merkezi muhafaza ediyorlardı. Savaşta ölen sipahinin çocukları devlet tarafindan himaye edilir ve çocuklarından birine dört bin, ikincisine üç bin akçalık tımar bağlanırdı.

20 / 22