22 / 22  


Kanunî Sultan Süleyman'ın son zamanlarına kadar Türk ordusunun en güçlü askeri olan tımarlı sipahi, bilhassa XVI. yüzyılın sonlarından itibaren bu sınıfın arasına da yabancıların girmesiyle yavaş yavaş bozulmaya yüz tutmuştu. Bunların, disiplinli ve muntazam olmaları, Kapıkulu ocakları ile bir denge sağlıyordu. Tımarların önemlerini kaybetmesi, tımarların muharib olmayan sınıflara verilmesi ve bazı tımar gelirlerinin mukataa-i miriye adı ile hazineye aktarılması, bunların nüfuzlarının azalmasına sebep oldu. Keza, XVII. yüzyılın ortalarından itibaren hizmet bölüklerinin kaldırılması üzerine tımarlı süvariler, adeta yaya, müsellem ve yörükler gibi top, cephane ve diğer harp levazımatını, nakletmek, kalelere zahire götürmek, tamir işlerinde hizmet görmek ve benzer daha nice geri hizmetleri ile vazifelendirildiler. Bu uygulama, teşkilat için ikinci bir darbe oldu.

XVII. asır başlarına kadar Anadolu ve Rumeli'deki tımarlı sipahîlerle, bunların kanunen beraberlerinde harbe götürmeye mecbur oldukları"Cebelû" sayısı 90 binden fazla iken bu miktar, sonraları üçte bire inmişti. Tımarlı sipahi askerinin azalması sonucunda valiler, kapılarında besledikleri derme çatma levend, sarıca, sekban gibi kuvvetlerle bunların yerlerini doldurmaya çalıştılar.

22 / 22