|
|
Yeniçeri |
|
|
|
13
/ 22 |
|
Kapıkulu
süvarilerini meydana getiren her bölüğün âmiri olarak ayrı ayrı
ağaları vardı. Bunlar, Sipah ağası, Silahtar ağası, Sağ ulûfeciler
ağası gibi isimler alıyorlardı. Belge ve kanunnâmelerde bu isimler
aynen kullanılıyordu. Nitekim 18 Muharrem 973 (15 Ağustos 1565)
tarihli Semendire ve Belgrad'a kadar yol üzerinde bulunan kadılara
gönderilen hükümde bu isimlerden aynı lafizlarla söz edilmesi bunun
örneklerinden biridir. Protokol bakımından bunların en ileride olanı
Sipahi ağası olduğu gibi, bunun komutasında bulunan bölük de en
itibarlı bölük idi. Ağalardan başka her bölüğün bölükbaşıları, kethüdaları,
kethüda yeri, katip ve kalfa isimlerini taşıyan bir komuta heyeti
ile basçavuş ve çavuş adlarında küçük rütbeli zâbıtları vardı.
Kapıkulu süvarilerinin kullandıkları silahlar, genellikle o dönemde
her kavim ve millet tarafindan kullanılan silahlardı. Bunların orjinalliği
silahların imal ve kullanılmasında idi. Türk silahlarının daha hafif,
yani taşınma ve kullanılmasının kolay olması bir üstünlük sağlıyordu.
Hafif silahlar grubuna giren bu silahlar, ok, yay, kalkan, harbe
veya mızrak ile bele takılan balta, pala veya hançerle atların eğer
kasına asılmış olan gaddare denilen geniş yüzlü kısa bir kılıç ve
bozdoğan ismi verilen yuvarlak başlı bir ağaç topuzdu. Kapıkulu
süvarilerinin bellerindeki ok keselerinde (sadak) okları vardı.
Muharebelerde, bu silahlardan duruma göre uygun olanını kullanırlardı.
Bu süvarilerin üzerlerinde çelik zırhlı gömlekler vardıi. Kalkanları
ise elbise ve başlıklarının renginde boyanmıştı. Muharebelerde yanlarında
yedek hayvanlarıda bulunurdu.
Sultan
III. Murad döneminden önce hariçten bir kimsenin giremediği bu ocağa,
adı geçen hükümdar zamanında, dışardan iltihaklar başladı. Ocak
teşkilatı bozulduktan sonra "veledes" denilen süvari oğullarıda
ocağa alınnmaya başlamıştı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında sayılan
yedi bin kişi civarında iken, hariçten ocağa girenler yüzünden bu
sayı yirmi bini bulmuştu. Bilahere Kaptan-ı Derya Kara Murad Paşa'nın,
ocakları, İbsir Paşa aleyhine kışkırtması sonucunda süvari mevcudu,
ocaktan tard edilmiş olanlarıda tekrar almak suretiyle elli bine
ulaşmıştı. XVII. asrın ortalarında, vezir olarak Osmanlı Devleti'ne
hizmet etmiş bir aile olan Köprülüler iktidara geçince, devletin
inhitatini uzunca bir süre yavaşlatmaya ve hatta durdurmaya başladıkları
gibi bazı islahat hareketlerinde de bulunmaya teşebbüs etmişlerdi.
İşte bu dönemde, süvari bölüklerinde yapilan tenkisatla sayılan
on beş bin civarına indirilebilmişti. Bunların, yaptıkları bazı
isyanları da bastırılınca takibata uğradılar. Bunun üzerine önemleri
kalmayan bir sınıf haline geldiler. Zaman zaman zorbalıklar yapan
ve isyan eden bu askerî birliklerin, Dördüncü Murad ile Köprülü
Mehmed Paşa'dan yedikleri iki büyük darbe, bunları önemsiz bir hale
getirmişti. Hezarfen Hüseyin Efendi, bunların, bu dönemdeki sayılarını
şu rakamlarla bize aktarmaktadır. Ona göre Sipah bölüğü 7203, Silahtar
bölüğü 6254, Ülûfeciyan-ı yemin 488, Ulûfeciyan-ı yesâr 488, Gureba-ı
yemin 410, Gruba-ı yesâr 312 olmak üzere toplam 15155 kişiye kadar
yükselmektedir.
XVIII. asırdan itibaren sayı ve güçleri giderek
zayıflayan Kapıkulu süvarisi de "Vak'a-i Hayriye" diye
adlandırılan ve yeniçeriliğin ortadan kalkmasıyla sonuçlanan olayda
lagv edildiler. Yeniçerilerin bu sıralardaki serkeşlik ve isyanlarına
katılmayan bu ocak mensuplarından, isteyenlerin yeni kurulan modem
süvaride vazife almalarına müsaade edilmişti.
|
13
/ 22 |
|
|
|